
1848 yılında Amerika’da Thoreau tarafından ilk kez kullanılan sivil itaatsizlik kavramı, 1980’li yıllarda Avrupa’da yoğun tartışma konusu olmuş ve son yıllarda ülkemizde de bazı kişiler ve olaylar ile birlikte gündeme gelmiştir. Demokratik bir sistemde ortaya çıkan haksızlıklara karşı yasal imkânların tükendiği yerde bir çare olarak görülen ve şiddeti reddeden politik bir eylem olarak sivil itaatsizlik kimi zaman yasal sınırları aştığından dolayı yasa dışı bir eyleme de dönüşebilmektedir. Gerçi tanımında zaten yasadışı bir eylem olduğu da ifade edilmektedir. Eğer gerçekten hakikatin ortaya çıkması ve haksızlıkların ortadan kaldırılması için ise buna yasa dışı demek mümkün mü sorusuna anarşist coğrafyanın piri ve küreselleşmenin peygamberi olarak anılan Reclus şu fikri ile önemli bir katkı yapmıştır. Reclus’a göre “Yasalar vicdanın yargılamasından geçmeli ve içimizdeki ahlakla mükemmel bir uyuma ulaşmadıkça yaptırım olmamalıdır” der. Bu yasalar “ebedi adalet” ile çelişirse, onlara itaat etmemek ahlaki sorumluluğumuzdur. Yüksek ahlak yasalarını hiçe sayıp insani yasalara saygı göstermek erdemli bir davranış değildir, “ahlaki korkaklık”tır.” Dolayısı ile kamu vicdanını rahatsız eden olay ve meseleler için gereken yasal düzenlemeler ivedilikle düzenlenmeli ve haksızlıkların ortadan kaldırılması için gereken işler ve işlemler hızlı bir şekilde gerçekleştirmelidir. Zira atalarımızın binlerce yıllık geleneği olan “adalet” kavramı zedelendiğinde devletin de yara aldığı bilinen bir gerçektedir. Tüm adaletsizlikler devleti yaralayan bir hançer hükmünde olacağından, adaletsizlikleri önlemeye yönelik şiddet içermeyen eylemleri yasa dışı addetmek yerine bilakis devletin temel işlevlerini yerine getirebilmesi için bir araç, bir uyarı sistemi olarak görmek gerekir. Sivil itaatsizliğin bilimdeki karşılığını genel manada eleştirel düşünme olarak da ifade etmek mümkündür. Yine okuyalı uzun zaman olan ancak yazması bugüne kalan kitaplardan biri olarak bu kitap sivil itaatsizliğin temel unsur ve olguları yanında örnek olaylar ile birlikte kişisel sorumluklarımızı da ele almaktadır. Arendt, Habermas, Thoreau gibi düşünürlerin de bölümlerinin yer aldığı bu kitap günümüz modern dünyasında haksızlıklar karşısında nasıl bir duruş sergilememiz gerektiği hakkında ufuk açıcı bir eser mahiyetindedir.
ALINTILAR…
“kimseden başkalarının inançlarına göre yaşaması talep edilemez…”
“kendinden emin her demokratik devlet, politik kültürün zorunlu bir unsuru olarak sivil itaatsizliği kendi yapısının ayrılmaz bir parçası olarak görür…” Habermas
“Göçmen ülkesi Amerika’ya sonradan gelen bütün insanlar için “hoşgeldin” törenleri yapılmış ancak siyahlar ve Kızılderililer yani o toprakların yerlileri bu “kabul/tanıma jestinin” dışında tutulmuşlardır.
“Bireysel itaatsizlik sivil itaatsizlik olarak tanımlanamaz…”
“En iyi hükümet en az yöneten hükümettir…” Henry David Thoreau
“Doğrunun ve yanlışın ne olduğuna çoğunluğun değil de vicdanın karar verdiği bir hükümet sistemi olamaz mı?” Henry David Thoreau
“Her insanın neden bir vicdanı var? Bence önce insan daha sonra uyruk olmalı ve yasaya değil adalete saygıyı esas almalıyız. Üstlenmeye hakkım olan sorumluluk, her zaman doğru düşündüğüm şeyi yapmaktır.” Henry David Thoreau
“İyi niyetli insanlar bile her gün adaletsizliğin aleti oluyorlar.” Henry David Thoreau
“Bütün seçimler bir tür oyundur… Onların nezdinde özgürlük sorunu özgür ticaret sorununun arkasına geçiyor… Az sayıda olanlar, çok sayıda olanlardan yaradılış bakımından daha iyi daha akıllı olmadıkları için durum bu kadar yavaş düzeliyor… Faziletli bir tek adama karşılık dokuz yüz doksan dokuz fazilet hamisi var…” Henry David Thoreau
“Bir insanı haksız yere içeri tıkan bir yönetimde onurlu her insanın olması gereken yer cezaevidir.” Henry David Thoreau Bu cümle “sen neden burada değilsin Waldo” ifadesi ile de pekişmiştir. Thoreau ile Emerson arasındaki hikayeyi internette hemen bulabilirsiniz.
“Paranın çokluğu oranında dürüstlük azalır. Çünkü para insanla nesneler arasına girer ve insan için nesneleri elde eder.” Henry David Thoreau
“Akılla yönetilen bir devlette yoksulluk ve mahrumiyetten dolayı utanç duyulur. Akılla yönetilmeyen bir devlette ise zenginlik ve şöhretten dolayı utanç duyulur.” Konfüçyus
“Hiçbir insan ya da ülkeyle kavga etmek istemiyorum.” Henry David Thoreau
“İnsan kendi sorumluluğunu üzerinden atıp kusurlarını, günahlarını başkalarına devredemez.” John Rawls
“En yüksek başvuru merci kamuoyudur. Sivil itaatsizlik özellikle bu organa başvurur. Haklı taleplere bağlı sivil itaatsizlik iç barışı tehdit etmeye başlarsa, bunun sorumluluğu protestocular değil, iktidarlarını kötüye kullanarak böyle bir direnişin ortaya çıkmasına neden olanlardır.” John Rawls
“Vicdan her yerde apolitiktir. “ Hannah Arendt
“Şimdilerde araştırma gerçeklerden kaçmanın bir yolu haline geldi ve bu durum bilimin zaten azalmış olan itibarını yükseltemeye hizmet etmeyecektir.” Hannah Arendt
“İnsan belli bir toplumun üyesi olarak doğar ve ancak bu toplum tarafından kabul edilip, orada kendini yurdunda hissederse yaşar” Hannah Arendt
“Aykırılık uzlaşmayı içerir ve özgür bir devletin alametifarikasıdır. Karşı çıkabileceğini bilen birey, karşı çıkmadığı zaman rıza gösterdiğini de bilir…Aykırı olma hakkını içeren bir uzlaşma…” Hannah Arendt
“Demokratik hukuk devletinin düzeni bu tür olaylarla yıkılmaz.” Jürgen Habermas
“Uzun vadede daha çok suçsuz insanın öleceğini bile bilsem suçsuz insan öldürmeyeceğim.” demek ahlaki bir haktır… Jürgen Habermas
“Birinin mağdur edilmesini şiddet olarak tanımlıyoruz.” Hans Saner
“Demokrasinin çöküş sınırı diktatörlüğe geçiştir. Genel politik direniş ödevinin olduğu yer demokrasidir.” Hans Saner
“Suç kavramı sadece kişilere indirgendiği zaman anlam kazanır…” Hannah Arendt
“Herhangi bir yerde haksızlık yapılıyorsa adalet her yerde tehlikede demektir…” Martin Luther King
“Tümümüz kaderin aynı şalına sarılıyız…” Martin Luther King
“İyi niyetli insanların sığ anlayışları kötü niyetli insanların mutlak yanlış anlayışlarından daha cesaret kırıcıdır. Gönülsüz bir kabul, mutlak bir retten daha yanıltıcıdır…” Martin Luther King
“Toplumun görevi, soyulanları koruyup, haydutları cezalandırmak olmalıdır, tersi değil.” Martin Luther King
“Kötü niyetli insanlar iyi niyetli insanlara göre zamanı daha iyi kullanıyorlar” Martin Luther King
“Bizim neslimiz bir gün sadece kötülerin yaralayıcı sözlerine değil iyilerin korkunç suskunluğuna da yerinecektir.” Martin Luther King
“İlerleme Tanrı’nın işçileri olmaya hazır insanların yorgunluk bilmeyen çabalarının ve ısrarlı angajmanlarının sonucudur.” Martin Luther King
“Tanrı yardımcım olsun. Vicdanımı kanlı bir mezar haline getireceğime, ömrümün sonuna kadar cezaevinde kalmayı tercih ederim.” Martin Luther King
“Nefretin mi yoksa sevginin mi aşırı taraftarı olacağız? Adaletsizliği devam ettirmek isteyen aşırıcılar mı yoksa adaletin aşırıcıları mıyız? Martin Luther King
“Dünyanın acil biçimde yaratıcı aşırılara ihtiyacı var…” Martin Luther King
“Kaynayan yaz günlerinde ve soğuk güz sabahlarında kuleleri göğe yükselen güzel kiliseleri seyrettim. Onların büyük, etkileyici teoloji bölümlerini gördüm. Kendime tekrar tekrar. Buralara ibadete ne tür insanlar geliyorlar? Bunları tanrıları kim? ….. sorularını sordum. Martin Luther King
“sadece derin bir sevginin olduğu yerde derin hayal kırıklıkları söz konusu olabilir” Martin Luther King
“İnsan bilinçli olmakla yükümlüdür ve bilinçli her insan her yerde, kendi içinde ve çevresinde çatışmaları fark edip algılayacaktır.” Gandhi
“Eylemde iç dünya da dikkate alınmalıdır. Davranış gerçek inançtan kaynaklanmalıdır.” Johan Galtung
“Ghandi ahlak sembolü bir dev, bir etik dâhiydi. Ancak biz başka bir dönemde ve muhtemelen hak ettiğimiz yöneticilerle yaşıyoruz. Ahlaki olarak cüce, etik olarak az gelişmiş ancak bir seçim döneminden diğerine uzanacak genişlikte bir düşünce ufkuyla sınırlı ve ancak kendi çıkarlarını koruyacak düzeyde zeka sahibi yöneticilerle.” Johan Galtung
Gandhi’nin ölümü üzerine Einstein’ın sözü…
“Gelecek kuşaklar eti ve kemiğiyle böyle bir insanın yeryüzünde bir zamanlar var olduğuna çok zor inanacaklardır…”